Heredot’un “Gökyüzünün altındaki en güzel şehir” diye anlattığı, 23 antik kentiyle görkemli bir tarihe ev sahipliği yapan Aydın, lezzetli ve sağlıklı yemekleriyle Ege’nin bir aynası… Kültürel mirasını tanıtma ve gelecek nesillere aktarma fikriyle yola çıkan Aydın Valiliği, bir yıllık çalışmanın ardından ‘Aydın Gastromisi’ isimli kitabını kısa bir süre önce okuyucuyla buluşturunca yolumuz Ege’ye düştü.
Nerede ne yenir?
Geleneksel ve yöresel tariflerin yer aldığı ‘Aydın Gastronomisi’ kitabında çoğunluğu sebzelerin ve türlü otların oluşturduğu lezzetli yemekleri yerinde tatma imkanı bulduk.
Aydın’a özgü lezzetler arasından Memecik zeytinyağında kuru incir, tarhana çorbası, yağlı kesik, Karacaotlu testi peyniri, Hayıt balı, turunç reçeli, kese yoğurtlu çıtır biber, Sabuniye lokumları, dalgan köftesi, dalganlı cızdırma, enginar, Çine böreği, tandır, börülceler, Aydın gevreği, Cingen pilavı, İlek reçeli, Hayıt balı ve kar helvası gibi birçok çeşit var.
Dopdolu bir hafta sonu için diğer önerilerimse şöyle:
Keşkekçi Hülya ablamız tam bir fenomen! Samimiyeti, güler yüzü ve lezzetli elleriyle harikalar yaratıyor.
Şirin Pide’de Karacasu Pidesi damak şenlendiriyor.
Zafer Gazozu ferahlatıyor.
Karina Sahil’de, yılan balığı ve kefal takoz keyiflendiriyor.
Antik Kemer Doğal Yaşam Alanı ve Çıtlık Belen’de ise kahvaltılar tam bir şölen!
Antik kentler
Aydın’a gidip de antik kentleri gezmemek olmaz. Athena Tapınağı’nın yanı sıra, kutsal stoası, agorası, localı tiyatrosu ve kent planlamasıyla çok iyi korunmuş Priene Antik Kenti… MÖ 6’ncı yüzyıldan günümüze ulaşmış. O dönem deniz kıyısında olan bu Yunan şehri, alüvyonların taşınmasıyla şehrin tepesinde kalmış. Tam bir Helenistik dönem yerleşimi ve görülmeye değer…
MÖ 5000’li yıllara uzanan ve adını Afrodit’ten alan Afrodisias Antik Kenti ise, devasa bir tiyatro, kocaman bir stadyum, tapınak, kilise, meclis binası ve hamam barındırıyor. Merhum sanatçımız Ara Güler’in keşfiyle ortaya çıkarılan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne giren kentte duvarlara kazınmış yüzlerin üzerinde Anadolu’nun bolluk ve bereketi simgeleniyor. Bin yıllar önce sanatından, yemesinden ve içmesinden ödün vermeyen bir halk hayalimizde canlanıyor.
Neler yapılmalı?
Aydın Efeleri’nin gösterisi izlenmeli, göğsünüz kabarmalı.
Memecik zeytinyağları alınmalı, kuru incir banılmalı.
Sıcak havaya ve güneşe karşı güneş kremi ve şapka kullanılmalı.
Adnan Menderes Demokrasi Müzesi gezilmeli.
Eski Doğanbey Köyü’nde huzura doyulmalı.
Vakit kalırsa tarladan çilek ve enginar toplanmalı.
Unutmadan ekleyeyim; Kirazlı köyüne doğru güneş enerjili tarlaları göreceksiniz, sakın şaşırmayın. Ülkemiz ne zengin, topraklarımız ne bereketli, yemeklerimiz ne güzel, sohbetimiz ne hoş… Türkiye, gastronomik değerleriyle dünyanın göz bebeği olma yolunda hızla ilerliyor. Bu aşamada vizyon çok önemli… Yazımı bizlere eskort araçlarını gönderdiği için teşekkürlerimi sunduğum zarif Aydın Valisi Sayın Hüseyin Aksoy’un sözleriyle tamamlamak isterim: “Her günümüz ‘Aydın’ olsun.